14 Mayıs seçimleri geçtiğimiz yıla izini bıraktı. Hukukçular Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın adaylığının “Anayasaya aykırı olduğunu” söyledi, siyasiler ikiye bölündü.
2023’ün en çok tartışma yaşanan konularından biri, 14 Mayıs seçimleri oldu. Daha önce 2014 ve 2018’de olmak üzere iki kez cumhurbaşkanı seçilen Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden adaylığı tartışılırken Erdoğan, Meclis’i feshederek seçimleri öne aldı. Anayasanın 101. maddesindeki “Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir” hükmüne işaret eden hukukçular, Erdoğan’ın adaylığının anayasaya aykırı olduğunu vurgulayarak Yüksek Seçim Kurulu’na (YSK) adaylığın kabul edilmemesi çağrısı yaptı. Aylar süren tartışmalar, tepkiler ve başvurular sonuçsuz kaldı. YSK, 2017’de sistem değişikliği yaşandığını belirterek Erdoğan’ın 14 Mayıs seçimleri için adaylığının ikinci kez adaylık olduğuna hükmetti. YSK’nin kararlarının kesin nitelikte olması nedeniyle Türkiye, seçimlere “anayasaya aykırı adaylık” tartışmaları altında girdi.
YARGICA İHRAÇ
Erdoğan’ın üçüncü kez adaylığına itiraz etmesinin ardından hakkında soruşturma başlatılmasıyla gündeme gelen yargıç Ahmet Çakmak ise resmi yazışmalarda “kalın yazı tipi kullanması”, bir dilekçesinde “AİHM’ye gideceğim, dosyamın Güldür Güldür şova parodi olacak olaylardan oluştuğunu bahsedeceğim” demesi, 12 yaşındaki çocuğun tutuklanmasını isteyen savcının eğitime alınmasını ve adliyenin boş kısmına spor salonu yapılmasını istemesi gibi gerekçelerle açılan soruşturmalar sonucu ihraç edildi. 14 Mayıs seçimleri öncesi bir tartışma da dönemin bakanlarının milletvekili olması nedeniyle yaşandı. Hukukçular, görevlerine atamayla gelen bakanların, milletvekili adayı olabilmek için istifa etmesi gerektiğini vurguladı. Ancak bakanlar, istifa etmeden aday oldu ve seçilerek Meclis’e girdi.
YARGITAY AYM’YE DİRENDİ
2023’e damga vuran olay ise TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın tahliye edilmemesiyle başlayan ve AYM kararına direnilmesiyle zirveye varan “yargı krizi” oldu. Gezi Davası kapsamında tutuklanan avukat Can Atalay, 14 Mayıs seçimlerinde Hatay Milletvekili seçildi. Ancak Atalay tahliye edilmedi ve davanın durması gerekirken sürdürülmesi sonucu hapis cezası onandı. Avukatların başvurusu üzerine 25 Ekim’de dosyayı görüşen AYM, hak ihlali kararı verdi; Atalay’ın tahliye edilmesi için dosyayı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ne (ACM) gönderdi. Ancak mahkeme, dosyayı Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne iletti. Daire, AYM’nin kararına direndi, ihlal yönünde oy kullanan AYM üyelerini hedef alarak, haklarında suç duyurusunda bulundu. “Yargı krizi” olarak nitelendirilen gelişmeler üzerine Atalay’ın avukatları itirazda bulunsa da kabul edilmedi. AYM kararlarının bağlayıcı olduğunu düzenleyen anayasanın 153. maddesine karşın alınan karar nedeniyle Atalay’ın avukatları, yeniden AYM’ye başvurdu.
KRİZ DERİNLEŞTİ
“AYM’nin, anayasayı ve kendi varlığını savunup savunmayacağının görüşüleceği kritik toplantı” olarak nitelendirilen toplantı sonucu AYM, 21 Aralık’ta ikinci kez hak ihlali kararı verdi. Bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle; seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine de oyçokluğuyla hükmedildi. Dosya, yeniden İstanbul 13. ACM’ye gönderildi; Atalay’a da 100 bin lira tazminat ödenmesi kararlaştırıldı. İstanbul 13. ACM’nin, ilk ihlal kararının ardından olduğu gibi AYM kararını uygulamayarak dosyayı yeniden Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne göndermesi ise yılın son günlerinde krizi derinleştirdi. Mahkeme kararında, ilk ihlal kararına verdiği gerekçeyi öne sürdü ve ihlal kararının Yargıtay’dan kaynaklandığını savundu.
KADINLAR YİNE HEDEFTEYDİ
2021’de cumhurbaşkanı kararıyla çıkılan İstanbul Sözleşmesi’ne ilişkin Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun (DİDDK) kararı, kadınlar başta olmak üzere muhalefetin tepkisini çekti. DİDDK, 10. Daire’nin verdiği kararı onadı ve Türkiye’nin cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini hukuka uygun buldu. Konu Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) taşındı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının ardından kadınların tek dayanağı olduğu belirtilen 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Yasa tartışmaya açıldı. İktidar, “türban serbestisi” ve “ailenin korunmasına yönelik” düzenlemeler içeren anayasa değişikliği teklifini de Meclis’e sundu. Ancak tepkiler üzerine teklif havada kaldı.
MUHALEFET YENİ ANAYASAYA KAPIYI KAPATTI
2023’ün tekrar eden gündemlerinden birini de yeni anayasa oluşturdu. 14 Mayıs seçimlerinin ardından yeni anayasa tartışmalarını başlatan iktidar, her fırsatta konuyu gündeme getirdi. Muhalefet ise “mevcut anayasayı uygulamayanlarla yeni anayasa yapılamayacağını” belirterek masaya dahi oturmayacağını vurguladı. İktidarın tartışmaya açtığı konulardan birisi de cumhurbaşkanı seçimlerine yönelik yüzde 50+1 düzenlemesi oldu. Düzenlemeden geri adım atılabileceğini söyleyen iktidar, ortağı MHP’den gelen sert tepkiyle konuyu rafa kaldırdı.
BALYOZ’DA SKANDAL KARARLAR
Yargıtay’ın bozma kararının ardından yeniden görülen FETÖ’nün kumpas davalarından olan Balyoz davasında, aralarında Çetin Doğan’ın da bulunduğu 6 emekli asker hapis cezasına çarptırıldı. AYM, 28 Şubat kumpas davasında cezaevinde olan Çetin Doğan, Cevat Temel Özkaynak ve Ahmet Çörekçi’nin başvurularında, FETÖ bağlantılarını ve sahte CD’yi görmezden geldi ve “İhlal yok” kararı verdi.
‘AYM’DE SARAY TELKİNİ’ İDDİASI
AYM Başkanlığı da 2023’te önemli yer tutan başlıklardan biri oldu. AYM Başkanı Zühtü Arslan’ın görev süresinin dolması nedeniyle seçime gidildi. Ancak seçim öncesi “Saray’dan telkin” iddiaları gündeme geldi. Arslan, yeniden aday olurken, AYM üyeliğine getirilişi tartışmalı olan İrfan Fidan, Arslan’ın karşısına çıktı. Fidan için bazı üyelere “Saray’dan telkinde bulunulduğu” öne sürüldü. Arslan, 8 üyenin oyuyla yeniden başkan seçildi; Fidan 5 oyda kaldı. Ancak yargı camiasında, Yargıtay üyeliğinde yalnızca 1 ay kalan ve hiç dosya bakmadan AYM üyeliğine seçilen, en kıdemsiz AYM üyeleri arasında yer alan Fidan’ın adaylığı dahi “etik” bulunmadı.
‘SANSÜR’E ONAY
AYM, “sansür yasası” olarak bilinen “halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma” suçunu düzenleyen hükmün iptali istemini, başta basın meslek örgütleri ve hukukçular olmak üzere muhalefetin itirazlarına karşın oyçokluğuyla reddetti. Sansür yasasını protesto etmek için TBMM’de cep telefonunu çekiçle kıran CHP’li Burak Erbay’a TBMM Başkanlığı tarafından 10 bin 800 liralık alacak davası açıldı. Erbay, telefonunun altına mermer ve sünger koyduğunu açıklamıştı.
LAİKLİK İHLALLERİ GÖRMEZDEN GELİNDİ
2023’te, başta imam Halil Konakcı olmak üzere dinci çevrelerden Türkiye’nin laik yapısını hedef alan, toplumu kutuplaştıran çok sayıda açıklama geldi. Ancak yargı, bu söylemleri duymadı. Başta avukatların yaptığı olmak üzere yapılan suç duyuruları görmezden gelindi, laikliği hedef alan söylemler cezasız kaldı.
RÜŞVET SKANDALI
2023’ün en tartışmalı konularından biri de yargıda rüşvet skandalıydı. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar tarafından Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na yazılan ve rüşvet iddialarını içeren mektup, yargıda yeni bir tartışma başlattı. HSK, soruşturma açıldığını bildirirken tartışmaları sonlandırıcı adım atılmadı. Rüşvet skandalı bitmeden, bir de karapara aklama skandalı patlak verdi. Arasında sosyal medya fenomenlerinin de olduğu çok sayıda isim, karapara aklama suçlamasıyla gözaltına alındı; mallarına el kondu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç konuyla ilgili “MASAK’ın raporu var. Mal varlıklarına el koyuldu. Yanlışı olan herkesin üzerine gidilecek. Kimsenin şüphesi olmasın” açıklamasını yapmıştı.
SEÇİM RÜŞVETİ
Seçimlere günler kala, Ankara’daki “domuz bağı katliamları”nın sorumlularından olan Mehmet Emin Alpsoy’un (71) cezası, Erdoğan tarafından “kocama” gerekçesiyle affedildi. Tepki çeken karar, muhalefet tarafından “seçim rüşveti” olarak nitelendirildi. Cumhuriyet konuyu manşetine taşımıştı.